Öne Çıkan Yayın

Nazım Hikmet / CEVAP

  CEVAP  O duvar o duvarınız,                 vız gelir bize vız! Bizim kuvvetimizdeki hız, ne bir din adamının dumanlı vaadinden, ne de bir...

12 Ağustos 2023 Cumartesi

Nazım Hikmet / CEVAP

 CEVAP 


O duvar

o duvarınız,

                vız gelir bize vız!

Bizim kuvvetimizdeki hız,

ne bir din adamının dumanlı vaadinden,

ne de bir hülyanın gönlü yakısındandır.

O yalnız

            tarihin o durdurulmaz akışındandır.

Bize karşı koyanlar,

karşı koymuş demektir:

Maddede hareketin,

yürüyen cemiyetin

                        ezelî kanunlarına.

Sükun yok, hareket var

bugün yarına çıkar

yarın bugünü yıkar

                        ve durmadan akar

                                                          akar

                                                                akar.

Biz bugünün kahramanı,

yarının

                        münadisiyiz.

Biz durmadan akan,

                                  yıkıp yapan

                                                      akışın

                                                            çizgilenmiş sesiyiz.

Biz,

adımlarını tarihin akışına uyduran

                    temelleri çöken emperyalizme vuran,

                                  yarını kuran—

                                                          —larız.

O duvar,

          o duvarınız,

                            vız gelir bize vız! 


1925

Nazım Hikmet

9 Nisan 2023 Pazar

Paul Lafargue | Tembellik Hakkı

 "İşçi sınıfı, kendisine egemen olan ve doğasını değersizleştiren ahlaksızlığı yüreğinden söküp atarak, korkunç gücüyle ayağa kalkarsa, kapitalist sömürü hakkından başka bir şey olmayan 'İnsan Hakları' nı talep etmek için değil, sefalet hakkından başka bir şey olmayan 'Çalışma Hakkı' nı talep etmek için değil, ama günde üç saatten fazla çalışmaktan herkesi men eden tunçtan bir yasa oluşturmak için ayağa kalkarsa, işte o zaman yeryüzü, bu yaşlı dünya, sevinçten ürpererek, içinde yeni bir evrenin sıçradığını hisseder...

Fakat, kapitalist ahlakın çürüttüğü bir proletaryadan böyle mertçe bir kararlılık nasıl beklenebilir ?"

Paul Lafargue | Tembellik Hakkı

24 Şubat 2023 Cuma

Birhan Keskin / Ağrı

 Ağrı


O günden sonra kuracak güzel bir cümlem olmadı hiç
dünya için. Rüyalarım tüller ve silahlardan bu yana sisli.
Kıvrılıp giden dalgın bir yol, yolda eski bir taş,
Limanda bağlı bir tekne, yosunlu bir halat gibi durdum.

Uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti.
Ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele,
iskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra,
İçimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum.

Bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte
Bıraktın, unuttum, unutuldum.

Seni kırdığım yerden beni de kırdılar,
Ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni.

Birhan Keskin

20 Ağustos 2021 Cuma

Wolfgang Borchert / DÜŞLERDE FENER OLMAK

DÜŞLERDE FENER OLMAK


Ben ölünce

hiç değilse

Bir fener olsam,

kapında dursam,

soluk donuk geceyi

aydınlığa boğsam.


Ya da limanda

gemilerin uyuduğu zamanda

gülüşürken kızlar

uyumasam,

dar kirli bir kanalda

bir yalnıza göz kırpsam.


Daracık bir sokağa

assalar beni

teneke, kırmızı bir fener

bir meyhane önünde

dalgın düşüncelerle

tempo tutup şarkılara

sallansam.


Ya da şöyle bir fener

gözleri büyümüş bir çocuğun yaktığı

duyulup da korkunca çevresinde yalnızlığı

dışarda camlarda

fırtınanın ıslığı

kâbuslar, görüntüler, cinler.


Evet, hiç değilse.

ben ölünce

bir fener olsam,

tek başına geceleri

uykulardayken dünya

gökte ayla senli benli

sohbete dalsam.

Wolfgang Borchert


Çeviren : Behçet NECATİGİL

18 Ağustos 2021 Çarşamba

Turgut Uyar / Her Pazartesi [ Çağdaş Yeri Mızrağın ]

Çağdaş Yeri Mızrağın


Tam mızrağın deldiği yerdi, birden parladı. Odada

İlkel bir silahın birden çağdaş olduğu. Kanla.

Bir sızı. Sağ elimde bir haritaydı. Kanla.

Aranan birşey. Kan ve Benzin İstasyonu

Uzaktan geçiriyorum anısını, Sallanıyordu

Anlamadığım bir şeydi. Sallanan ...

Bir duvarın birdenbire ak olduğu.

Ey benzin istasyonu.

Aşklar bitti, sevinçler bitti, ey orman!..

Aklık gibi, ayırt edilmeden taşman.

Gelir şimdi ölmüş bilinen bütün şarkıcılar

Bir uygarlığı yeterince anlatmaya. Bütün şarkıcılar,

Flavtacılar flavtacılar flavtacılar.

Beklenen hangi utkudur, ey orman!..

Hangi? O giyimli yabancı adamlardan.

Hangi çağdaş uykusuzluk, ey orman,

Alkolün yarım yamalak tesbit ettiği akşamlardan.

Bir caddede, bir çılgınlıkta, bir duvar önünde

Bir uyanış gibi kendiliğinden taşınan.

-Bütün herkeslerin "ihtilali" diye

ortalara döküldüğü bir akşam-

Bir yanlış gibi kendiliğinden taşınan. Ey orman,

Bütün imamların ve kardinallerin çıplak olduğu

bizi bir boyutun iğretliğine çağıran

Bir değişmez düzenin sahibi, bir yanlışlık

ölüyor. Ve bir anı sonsuz düzenine giriyor.


"Sen!.. arkanı döndüğünde herkes ağlıyordu

ölümün ödenmez bir faturaydı. Herkes ağlıyordu

Döner kapılar ağlıyordu ve bütün açgöz garsonlar

yanmamış sigaralar, alkolcüler, tütün doğrayanlar. Ve

Hangi haberi.. O sonsuz soluğu yadırgatan

-kafatasın uyanmış- Birisine göre bir anı,

birisine göre bir sevgi olan herkes ...

Bir uyku kaybedilen, bir timsah kaybedilmiş

ve dibi baltalanmış bir totem,

-belki bir ince akşam bile-

Yanlış bir bilet olan herkes

Yanlış bir model olan herkes.

Senin uykunu ve ağlamanı tanıyorlar. Görkemsiz

ve aşağılık. Yasında

Kırların ve zamanın karanlık bir tuğladır uykularında

parasız, sıkıntılı bir otobüs yolcusu

nun..."


Bir ufak ışık, ufak. Yerimizi gösterin. Şaşırdık karşısında

ve ilişkiler bizi şaşırtır elbet. Sen orman. Tut.

Bitti.

Aşklar ve sevinçler bitti. Ey orman!..

Büyük adam gelir. Sevimli bir su terazisini okşuyorum

o bir duvara kendini çiziyor,

ey orman

o yeşillik artık bir alışkanlığa dönüşüyor usumda.


Turgut Uyar / Her Pazartesi

15 Ağustos 2021 Pazar

Charles Baudelaire / Müzik

Müzik

Müzik çok zaman beni bir deniz gibi kavrar!

Solgun yıldızıma ben,

Bir sis tavan altında veya sonsuza kadar,

Böyle açarım yelken;


Göğüs hep ilerde ve şişmiş ciğerler, karın,

Tıpkı bir yelken gibi,

Aşarım ben sırtını yığılan dalgaların

Gecenin gizlediği;


Duyumsarım içimde bütün tutkularını

Çırpınan bir geminin;

Uygun rüzgâr, fırtına, onun kasıntıları


Üstünde bir girdabın

Sallar beni. Bazan da, sütliman, büyük ayna

Umudum kırılınca!


Charles Baudelaire

Charles Baudelaire / Kötülük Çiçekleri [ Béatrice ]

 Béatrice

Killi, kireçli, çorak topraklar üzerinde

Bir gün şekva ederken tabiata karşı, ve

Rastgele dolaşarak ben kendi düşüncemin

Hançerini bilerken üzerinde kalbimin,

İniyor öğle vakti gördüm başıma doğru

Kocaman ve ölümcül bir fırtına bulutu,

İçersinde meraklı, zalim cüceye benzer

Çok sayıda ifriti taşıyarak, bin beter.

Koyuldular çok katı beni incelemeye,

Bakan yolcular gibi hayretle bir deliye,

Duydum, aralarında fısıldaşıp güldüler,

Göz kırparak işaret verdiler ve aldılar :


- “Seyredelim hele şu insan müsveddesini,

Taklidi hüner sayan şu Hamlet gölgesini,

Gözleri çok kararsız ve rüzgârda saçları.

Büyük acı değil mi görmek bu şaklabanı,

Bu alçağı, bu kötü oyuncuyu, garibi,

O rol kesmeyi bilir, tıpkı sanatçı gibi,

Acısıyla şarkıya dikkat çekmek dileği

Kartalları, cırcırı, nehirleri, çiçeği,

Bizlere bile, eski sütunların yazarı,

Uluyarak anlatmak beylik hitaplarını?”


Ne ki (benim gururum üstündedir dağların

Hükmeder bulutuna, sesine şeytanların)

Çevirirdim egemen başımı elbet ben de,

Görmeseydim hayâsız bir sürünün içinde,

O suçu, ki ne yapsa sarsamadı güneşi!

Bakışları benzersiz, gönül kraliçesi,

Koyu iç sıkıntıma onlarla gülüyordu

Bazan verdiği pis bir okşayış oluyordu.


Charles Baudelaire / Kötülük Çiçekleri