Öne Çıkan Yayın

Nazım Hikmet / CEVAP

  CEVAP  O duvar o duvarınız,                 vız gelir bize vız! Bizim kuvvetimizdeki hız, ne bir din adamının dumanlı vaadinden, ne de bir...

15 Ağustos 2021 Pazar

Oruç Aruoba / Gündüz Yarasaları

Gündüz Yarasaları

I.

Neyiz ki biz?

İlk ışınları görününce güneşin,

Kaparız tepenin gözkapaklarını —

Çam değiliz ki, kollarımız açık

Ürpererek karşılayalım donuk ışığı.

Gölgeler kısalınca çıkarız ortaya,

Açıklıktır, aydınlıktır aradığımız,

Parlaklıkta bulur gücünü görüşümüz.

Tanımayız alacakaranlığı delen,

Tepelerin arasından seçen bakışı. —

Kör olmuş ışıktan gözlerimiz.

Gündüz yarasalarıyız biz.


II.

Geceyi düşleriz gündüzken,

Geceyken de gündüzü, —

Yitirebileceklerimiz yitiktir

Onlardan uzaktayken — ama

Özleriz, döneriz yeniden

Yitirmeden

Yitirebileceklerimizi

Yitiremediklerimize.

Yitirebilirdik, deriz;

Ama yalnızca bir fiil çekimi bu —

Tutsaklıklara bağlamışız özgürlüğümüzü.

Gündüz yarasalarıyız biz.


III.

Sağlamdır düşünce temellerimiz,

Ama altlarında kist vardır, sonra kum —

Dururuz gerçi, sapasağlam, kalın

Taştan duvarlarımızla, dimdik

Ayakta; ama biraz su, bir sızıntı

Kaydırır temellerimizi hemen.

Duyarız yerçekimini hemen,

Titreriz. Sımsıkı, gergin

Bağlar vardır

Düşüncelerimizi ayakta tutan, ama,

Ya temelsizse temeli

Bütün bu bağları

Bağlayan

Bağın?

Bağlantısızca bağlarız bağlarımızı.

Gündüz yarasalarıyız biz.


IV

Yapacaklarımız vardır kocaman,

Kocaman başarılar, yüce çağrılar; ama,

Tutmadığımız bir eldedir aklımız,

Bir son selamda, biz aceledeyken gönderilen —

Nedir ki acelemiz, niyedir ki?

Camın boşluğunu arayan kocaman

Pervaneler gibi, kanat çırpan

Işığa ulaşmak için

Çırpınan, camı kıracakmış gibi —

Düşmanımızdır oysa ışık bizim,

Kanatlarımızı yakan, kavuran —

Aradığımız—ışıkta— nedir ki?

Işıktan gelir ölümümüz.

Gündüz yarasalarıyız biz.


V.

Hep bir dimdik, dümdüz dürüstlüktür duyduğumuz,

Ama bir kuşku kurdu kıvır kıvır kemirir köklerimizi —

Nasıl da kolaydır yalanlarımız, uydurmalarımız,

Nasıl da rahat. İç sızlaması nedir bilmeyiz;

Başedilmez gerekçelerimiz hazırdır çünkü hep —

Kozasında mışıl mışıl kanat takınır tırtılımız,

Sindire sindire yapraklarımızda açtığı delikleri.

Övünürüz delik deşik, bölük pörçük

Yeşilliğimizle — yenmiş bitmiştir oysa

Büyüme noktalarımız, su çekmez artık

Kök uçlarımız, dökülüp gitmiştir

Taç yapraklarımız artık,

Nasıl da yabancı topraktan baş uzatmış taze fide bize.

Gündüz yarasalarıyız biz.


VI.

Bir görsek andığımız yüzü,

Tanır mıyız? —Tanır mıyız

Sevdiğimizi, bilir miyiz neydi—

Sevdik mi, seviyor muyuz?

Yürüyüşü, saçının dökülüşü—

Anımsar mıyız, anımsıyor muyuz?

Bir anıdan başka nedir ki sevgimiz?

Gündüz yarasalarıyız biz.


VII.

Koy başını omuzuma yine.

Aldırma, söylenmeden kalsın

Düşünülmedikler, bilinmedikler —bırak

Unutulsun geridekiler, özlensin ileridekiler —bırak

Yansısın camda donuk ışık, usulca ışıldarken

Sabah, aydınlanırken uçup geçen yeşillik.

Gel —uyuyalım güneş görününce,

Aşınca tepeyi göz kamaştırıcı ışık.

Uyanacağız nasılsa, dikelmeden ışınlar,

Dümdüz, aklaştırıcı olacak yeniden bakışımız.

Ama şimdi —sanki sevdalı gibiyiz şimdi,

Sanki karanlıkta sezinledik aydınlığın başladığı yeri—

Şimdi kurduk sanki geceyi gündüzle,

Şimdi kuruttuk sanki gündüzü geceyle—

Aydınlığın karanlığında görür gözlerimiz.

Gündüz yarasalarıyız biz.

Oruç Aruoba

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder