Öne Çıkan Yayın

Nazım Hikmet / CEVAP

  CEVAP  O duvar o duvarınız,                 vız gelir bize vız! Bizim kuvvetimizdeki hız, ne bir din adamının dumanlı vaadinden, ne de bir...

William SHAKESPEARE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
William SHAKESPEARE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Haziran 2021 Perşembe

William Shakespeare / SONE 2

SONE 2


Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı,

Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık,

Gençliğinin kibirli, süslü giyim kuşamı

Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık:

O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir,

Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;

Dersen yuvalarına çökmüş şu gözlerdedir,

Bencillik utancıyla israfa övgüdür bu.

Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara

“Benim güzel çocuğum beni kurtarır,” dersen

“Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra.”

Güzelliğinin onda sürdüğünü göstersen.


O, sen yaşlandığında yeniler varlığını,

Soğuktan donan kanın duyar ısındığını.


William Shakespeare

(İngiltere, 1564 – 1616)

Türkçesi: Talât Sait Halman

9 Haziran 2021 Çarşamba

William Shakespeare / Sone 146

Sone 146


Zavallı ruh, günahkâr toprağımın canevi,

Olmuşsun baş kaldıran güçler elinde köle;

Niçin yanar içinde dert ve yokluk alevi,

Oysa dış duvarların süslü boyalı böyle?

Günlerin sayılı da bu çürüyen konakta

Niye harcarsın ona sen varını yoğunu?

Mirasına aç gözlü böcekler konacak ta

Ne süs kalacak ne şan. Budur bedenin sonu.

Sen artık uşağının yitirdiğiyle geçin,

Seni yüceltsin diye o erisin, yok olsun;

Kof saatlerini sat sonsuzluk almak için,

Dışın yoksul düşsün de için servetle dolsun.


Sen de ölümle beslen nasıl ölüm can yerse,

Ölmek bitmiş demektir ölüm ölür giderse.


William Shakespeare

Türkçesi: Talât Sait Halman

13 Ocak 2018 Cumartesi

SONE 50-51 - William SHAKESPEARE

SONE 50
Yola koyuldum ama, ilerlemek ne de zor;
Şu yorucu yol var ya, ben sonuna vararak
Rahata kavuşmayı umarken, şöyle diyor:
“Sen ne kadar gidersen dostun o kadar ırak.”
Beni götüren hayvan, üzüntümün yorgunu,
Güçbelâ yürür benim dert yükümü taşırken;
Zavallı, bir sezgiyle öğrenmiş sanki şunu:
Binicisi hız sevmez senden uzaklaşırken.
Kanlı mahmuzum bile onu öne süremez
Sağrısını öfkeyle bazen dürtükleyince;
Yalnızca inilder de, başka yanıt veremez,
O, derisini deşen mahmuzdan keskin bence. 
Çünkü o inleyişten şu doğuyor kafamda:
Benim derdim önümde, sevincimse arkamda.

SONE 51
Bineğimin suçunu hoş görebilir sevgim:
Yavaş gitti ben hızla uzaklaşırken senden.
Senin olduğun yerden niçin koşup gideyim?
Dönünceye dek koşu tutturmağa yok neden .
Ah. zavallı hayvanım ne özür bulur böyle.
Hızların en yamanı bana yavaş görünür;
Ben üzengi vururum rüzgâra binsem bile.
Kanatlanıp uçarım, başka her hız sürünür.
Aşık atamaz hiçbir at arzumla o zaman.
Çünkü arzu en güçlü aşktan doğan yaratı.
Kişner - külçe et değil - ateşli bir küheylân;
Aşka karşılık sevgi, hoş görür bitkin atı. 
Senden uzaklaşırken kasden yavaş gitti ya,
Ben sana koşup onu bırakacağım yaya. 
William SHAKESPEARE