İKİ DENİZ ŞİİRİ
I.
bu sonsuz denizde,
dalga olarak
çarptığım her kumsaldan
bir kum tanesi olarak
geri dönmek istedim
hep
istedim ki
ben de bir dalgacık
oluşturayım
kuytu bir taş gibi
kendi yalınlığında
rahat ve huzurlu,
zaman zaman
kendi asiliğinde
yalnız,
herkes için olmaktan
kendini olduğu gibi
ortaya koymaktan
gururlu,
önünde durduğum
sinema dolup boşalırken,
sokaktan geçenler
bir gölge aradığında
sürekli ve kesintisiz
orda.
bu sonsuz denizde,
topal bir mavna gibi
yürürken
sekiyor zaman
teknesi yara almış
bir önceki gün
fırtınadan,
sağır duvar kör göz
lambanın fitili gibi
titriyor yüreğimiz
beton yağmurun
tazeliğine,
kent suya özlemini
gideriyor,
su
çağlamıyor,fışkırmıyor,çiseliyor
bu sonsuz denizde,
sabahtan oturuyorum
danteline anıların,
aşk yitip gidiyor
her çiçek kendi
rengiyle yitip gidiyor,
bir kaya gibi
çöküyorum
derinlerine
devrildiğim
bu çocuğun.
II.
kuşlar birikmiyor yapraklarına
bu ceviz ağacının
gölgesinde serinlerken
bir sis çanı,
küçük dalgaların vurduğu
sahiller için.
bir deniz günün birinde
büyük dalgalar da getirir diye düşünüyorum.
dalga geri döner,
bir diğerini çağırır bu kumsala
her zaman.
sen güneşi alarak
bana karanlığı bırakıp gittiğin için
yalnızlığımın avlusunda
sabahıma biriken
kuşlar yok,
salih bolat'da yok ortalarda
bu son günlerde,
bir sis çanı da yok.
ama sis basıyor içimi,
ve düşünüyorum
çepeçevre sarıldığım için,
dalgalanmayan
bir ölü deniz
ya da çarpacak
bir dip kaya bulamadığım için,
deli deli gidip gelen
bir açık deniz
değilim.
Koray FEYİZ