Öne Çıkan Yayın

Nazım Hikmet / CEVAP

  CEVAP  O duvar o duvarınız,                 vız gelir bize vız! Bizim kuvvetimizdeki hız, ne bir din adamının dumanlı vaadinden, ne de bir...

17 Eylül 2020 Perşembe

ACIYOR, Turgut UYAR


 ACIYOR 


Mutsuzlukdan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
Sevgim acıyor

Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
bir sevinç sanarak

En başta mutsuzluk elbet
Kasaba meyhanesi gibi 
Kahkahası gün ışığına vurup da
öteden beri yansımayan
Yani birinin solgun bir gülden kaptığı frengi
Öbürünün bir kadından aldığı verem
Bütün işhanlarının tarihçesi
sevgim acıyor

Yazık sevgime diyor birisi 
Güzel gözlü bir çocuğun bile 
O kadar korunmuş bir yazı yoktu
Ne denmelidir bilemiyorum
sevgim acıyor
Gemiler gene gelip gidiyor
Dağlar kararıp aydınlanacaklar
Ve o kadar

Tavrım bir çok şeyi bulup coşmaktır
Sonbahar geldi hüzün
İlkbahar geldi kara hüzün
Ey en akıllı kişisi dünyanın
Bazen yaz ortasında gündüzün
sevgim acıyor
Kimi sevsem
Kim beni sevse 

Eylül toparlandı gitti işte 
Ekim filanda gider bu gidişle 
Tarihe gömülen koca koca atlar
Tarihe gömülür o kadar 

Turgut UYAR

16 Eylül 2020 Çarşamba

YİNE BU BAHSE DAİR: İLİM, Nazım Hikmet Ran


 YİNE BU BAHSE DAİR:

İLİM

Hayat—harekettir!..
Hareket—tezat!..
Cemiyet tabiatın yapışmış gırtlağına
sınıflar, sınıflara çekmiş bıçak!..
İşte bak!..
bu bizim dışımızda dönen
bizim oynadığımız sinema şeridinin
beynimizin perdesinde “ilim” denen
çizgileşmiş resmi var!..
“İlim” kavgadan doğar
kavga içindir “ilim”.

Nazım Hikmet Ran

İLKBAHAR, Ataol Behramoğlu


 İLKBAHAR


Yüzümü bulutlara kaldırıp
Dua eder gibi mırıldanıyorum
Kuşlarla, otlarla yıkanıyorum
Rüzgârla, ilkbaharla

Güneş gözkapaklarımı ısıtıyor
O güvenilmez ilkbahar güneşi
Rüyada mıyım, gerçek mi bu
Hem var gibiyim, hem yok gibi

Bir güney kentinde, bir kıyı kahvesinde
Başakların sonsuz salınışı
Burada, kendimle başbaşa
Ömrümü böylece tamamlayabilirim

Bir kuşu dilinden hiç öpmedim
Belki bir gün öpebilirim
Belki bir gün rüzgâr olurum ben de
Eserim başakların üzerinden
Kalbim bir yaz gününe karışsın isterim
Bir kuş cıvıltısında doğmak için yeniden

Ataol Behramoğlu
-Yeni Aşka Gazel-

TANIMAYACAKSIN, Aziz Nesin


TANIMAYACAKSIN


Olmadığım o zamanlarda

Bir bulut seninle

Gölgesi üstünde hep

O bulut benim

Tanımayacaksın


Bir rüzgâr eteğini savuracak

Saçların darmadağın

Bir elin eteğinde bir elin saçlarında

O rüzgâr benim

Tanımayacaksın


Gecenin bir zamanı yatağında

Bir o yana bir bu yana

Ne uykudasın ne uyanık

O rüya benim

Tanımayacaksın


Yapayalnızken konuşacaksın olmayan biriyle

Anlatacaksın hiç anlatamadılarını

Dinleyecek birisi benim

Tanımayacaksın


Bir sızı duyacaksın olmadık zamanlarda

Sızlayan yerini bilmeden

Anılarda çarpacak yüreğin

O sızı benim

Tanımayacaksın


Aziz Nesin

-Bir Aşk Var Bir de Ölüm (1992)-

EŞİK, Ahmet Telli


EŞİK


O kapıda bir an:

Çayırın kokusu

Çınarın belleği

Durdurdu bizi


Kırlangıcın telaşı

Kelebeğin hüznü

Gölgelendi kapıda

Eşikte kalakaldık


Eşikte kalmak

Yorgunluktur dedik

Kendi kendimizle

Konuşur gibi


Bir fısıltı; kelebek

Kırlangıç, eşik

Yahut yaşlı çınardan:

— Cesareti olmayana

Yol ne lâzım gelir!


Ahmet Telli

-Bakışın Senin-

15 Eylül 2020 Salı

BUZ ÜSTÜNDE YAZILAN ŞİİR, Ahmet Erhan


BUZ ÜSTÜNDE YAZILAN ŞİİR


Buz üstüne yazmak isterdim

Bütün bu şiirleri

Üç beş gün öyle kalır

Sonra eriyip giderdi


Kaybolursa da ne çıkar

Yazılmış o kadar şiir ?

Onca acı, tedirginlik

Bir avuç su oluverir


Buz üstüne yazmak isterdim

Bütün bu şiirleri

Ya da denizin yaladığı

Bir kıyıya bırakmak... Boğulup gitsin sesim

Uçsuz bucaksız bir koroda

Duyulmayacaksa silah sesleri

Girdiğimiz her sokakta


Çektiğimiz bunca acıyı

Varsın hiç bilmesin çocuklar

Barışa, kardeşliğe dair

Yarın nice şiir yazarlar


Buz üstüne yazmak isterdim

Bütün bu şiirleri

Ve sonra çekip gitmek

Dalgın bir cırcır böceği gibi.


Ahmet Erhan

14 Eylül 2020 Pazartesi

BİR GÜN ÖLÜRÜM, Metin Altıok


BİR GÜN ÖLÜRÜM
  
Uzak, solgun çocukluğum;
Akşam alacası, kasaba,
Çatılarda kargalar,
Hüzünlü gençliğim;
Sabahçı kahveleri,
Umutsuz aşklar.
Bir anı tüneği şimdi
Yaşadığım geçmiş yıllar.

Ben derim ki;
Ömrüm, ömrüm!
Mumlar neden eriyip sönerler de
Tersine doğru yanmazlar
Uzayarak yeniden
Ve insan doğmak ister mi
Bir daha ölmek için?

Ölümü arayarak geçti
Bunca yılım.
Kötü annem
Beni komşunun oğlu kadar seven,
Yok olan babamdı belki
Ölüm tutkumu pekiştiren.

Elbet bir gün ölürüm.
Ömrüm, ömrüm
Ve yanan mum,
Kara bir fitil bırakan ardında.
Ne kadar benziyor birbirine.

Zifiri karanlık gece.
Mum bitti, yanmadı tersine.
Beyaz mürekkeple yazdım
Bu şiiri karanlığın üstüne.

Ben derim ki;
Geçip gider zaman.
Geri alınmaz bazı şeyler.

Ömrüm, ömrüm
Ve yanan mum biter.

Soğur cehennem bile!

Metin Altıok