DENİZ KIZI İÇİN ŞİİRLER
Sunu
Bedenini
bir dünya haritası gibi dizlerime
Serip
de, yollar aradım yürümek için
İçime
çekmek için hava, koklamak için çiçek
Ve
bir kadın, yaşamı benimle bölüşecek
Sevdiğim
şeyleri sevecek, bir incir ağacından
Damlayan
süt dolarken memelerine
Çocuklar
doğuracak, kara gözleri
Dünyaya
bıkıp usanmadan sorular soran
Kendiyle
yüzleşmekten çekinmeyen, doğayla
Ve
insanla sonuna dek barışkın...
Yüzünü
ak bir kitap gibi ellerimde
Açıp
da, umutlar aradım yaşama ilişkin
Uçurumların
yamacında kök salacak ağaçlar
Boğulanlara
uzanacak bir kol belki
Bunun
için sevgilim, seninle başlattım bu şiiri.
Şiir, 1
Sen
bir deniz kızısın, saçları
Düşlerimin
erimince uzayan
Yağmurda
kıpırtılı, güneşte gümüşsün
Bir
yakamoz ağı, geceyle atılan
Sen
bir deniz kızısın, doğanın
Yüzgörümlüğü
olsun diye bana sunduğu
Allayıp
pulladığı ayışığının
Yelin,
terkisine atıp kapıma koyduğu
Sen
bir deniz kızısın, yaşamla ölümü
İki
kaşının arasında öpüşür buldum
Yaşamı
seçtiysem sensin nedeni
Ölümdeki
sonsuzluğa seninle erdim...
Şiir, II
Sen
yollara yürürsen, çiçekler de yürür
Şaşarım
gülüşünün ardından güneş doğmazsa
Bir
çocuk, kapıları kırıp kırlara koşmazsa
O
ufuk çizgisinin düşüncesiyle özgür
Bedeni
ışık olup da yüzüme akan düş
Eğninde
samanyolu, ülker, çobanyıldızı
O
uzak kıyıların, mersinlerin kızı
Deyin
ki, şairin yüreğinde açan bir gülmüş...
Şiir, III
Günlerce
gözlerinin aylasında
Dağılıp,
devindi bütün biçimler
Kimi
bir çocuk sevinci buldum orada
Kimi
de uçsuz bucaksız keder
Günlerce
gözlerinin aylasında
Dönüp
durdum bir gece kelebeği gibi
Kanına
sinmek için, o ipek soluğuna
Işığına
gömüldüm de yaktım kendimi...
Şiir, IV
Seviyorum,
ırmaklar gibi boşanıyor
Bu
sözcükler yüreğimden
Deniz
oluyor da sonra, köpürüp inleyen
Bütün
kıyılarımda saçların uzanıyor
Seviyorum,
hiç solmayan bir çiçeğe
Dal
olmanın sevincini duyar gibi
Uçsuz
bucaksız gökyüzü belki
Senin
kanatlandığın bir mavilikte
Seviyorum,
bu sevdanın seninle
Bitmeyeceğine
inanacak kadar
Yüreğimi
dolamadım ki ben telörgülerle
Sen
gidersen, sana benzeyenler var...
Şiir, V
Ellerini
tutarken kanın sızıyor damarlarıma
Gözlerinle
gözlerim arasında incecik bir köprü
Kuruluyor
ve üstünde iki yürek düşe kalka
Yürüyor,
kirpiklerinin kıvrımlarına düğümlü
Usuldan
bir yağmur başlıyor sonra
Bir
damla düşüyor aramıza ve giderek bir ırmak
Oluyor
da, biz iki ayrı kıyıda
Bakışıp
duruyoruz el sallayarak...
Şiir, VI
Bedeninin
her noktasından söz alıyorum
Öpmek
için, uğurlarken seni ayrılığa
Boğazımdaki
taş güle dönüşüyor
Öyle
görünüyor, dudaklarımın ucunda
Beni
böyle anımsa, böyle düşün istiyorum
Gülümseyen
bir adam, ağlar gibi, sarsak
Anla
ki, yitik bir ülkeyi korumaya benzer
Bir
şairin sevgilisi olmak...
Şiir,VII
Okyanusun
taşması bile bir damlanın günahıdır
Ki
sen bir ırmaktın yaşamımda
Bütün
çelişkilerin barıştığı bir alan
Aykırı
bir düş, bütün karabasanlara
Bir
çiçeği sıkıştırıp dudağımın ucuna
Tek
bir söz söylemeden insanlara seni soruyorum şimdi:
O
ki, yürek gönderlerine her sabah çektiğim bayraktır
Ölümden
sonra inandığım tek dünya... görmediniz mi?
Şiir, VIII
Seni
gülüşü gül olup da açan kız
Uzandığım
her kapıda yüzümü saran esinti
Seni,
yürüyüşü yağmur, kokusu nergis
Seni,
turuncu düş, seni deniz mavisi...
Eksik
kalmış tek sözcüğü uzun bir şiirin
Bir
dalın açmamış o son tomurcuğu
Yüreğime
selamsız sabahsız girdiğin
Belli,
geçerek o dikensiz yolu
Seni,
yaz günleri topraktan tüten buğu
O
bir anlık, bir solukluk yağmurlardan sonra
Seni,
sevincin yangını, acının külü
Gittin
artık, bu şiirler kaldı bana
Gittin
artık, ardında mavi bir tütsü
Saçarak,
geniş ufuklarından sonsuzluğun
Ey
kara sevdalarımın göçmen kuşu
Diyemem
istesem de, seni unuttum...
Şiir, IX
Gene
şiirlere dönmeliyim, dargın ve uzak
Bir
gülüşü parçalayarak içimde
Yaşamım
hep böyle sürüp gidecek
Karşılıksız
soruların bildik seyrinde
Gene
şiirlere dönmeliyim, yenilmiş
Binlerce
kez taşlanmış bir adam olarak
Şiirde
kazanan aşkta yitirirmiş
Zar
tutanlar gülebilirmiş ancak
Gene
şiirlere dönmeliyim, öyle kırgın
Öyle
yalnızım ki, sığmıyorum sözcüklere
Gene
şiirlere, şiirlere sevgilim
Burgaçlar
yaratarak yorgun beynimde...
Şiir, X
Yazıya
dökülmemiş masallar, saza vurulmamış türküler gibisin içimde
Unutulmaya
yakın, bir köşede saklanan
Uyanılmış
düşler gibisin gecenin bir yerinde
Sabah
olunca kopuk kopuk anımsanan
Yüreğime
oyalar işledi sevdan, turuncu, mavi
İpekten
portakallar, deniz köpükleri, ama
Bütün
turuncular donuk kırmızıya
Ve
bütün maviler mora dönüşüyor şimdi..
Şiir, XI
Yardım
et bana, çıkayım bu uçurumdan
Biraz
da senin ellerinle kurtulur dünya
Sen
beni seversen çocuklar büyür
Karşılık
bularak bütün sorularına
Yardım
et bana, çok acı çekiyorum
Bu
şiir her sözcüğüyle bir yara bende
Nasıl
ki, yayından fırlayan ok
Yatağına
gerisin geri dönerse
Sensin,
sevgilimsin, beni bilirsin
Usandım
artık dünyayı sorgulamaktan
Yardım
et bana, kendimle barışayım
Kanıtlar
devşirerek taştan, topraktan..
Şiir, XII
Şair,
sevmedi seni o esmer çiçek
Bu
sevdada konuşacak şimdi ne kaldı?
O
Havva ki, Adem’i kaburga kemiğinden
Bir
kez olsun yaratmadı
Şair,
sevmedi seni o esmer çiçek
Bedeni
bir taş gibi gömülse de sularına
Boğuldu
bütün denizlerinde, bunaldı
Ve
birdenbire çekip gitti sonra
Şair,
sevmedi seni o esmer çiçek
O
aykırı düşlerin senin, soruların gelini
Yitirdi
rengini, yadsıdı anlamını artık
Hep
kendine bakan bir ayna gibi..
Şiir, XIII
Burada
bitiyor bir sevda, yenisi nerde?
başlar;
ya da başlar mı bilmem?
Kendi
derinliğiyle dolan bir kuyu mu
Yüreğim;
kendi boşluğuyla yetinen?
Burada
bitiyor bir sevda, ele avuca
Sığmayan
kederle, kimi gülüşler ve bir
O
kadar da unutulmaya yatkın anılar
Bırakarak
geride; belki de birkaç şiir..
Sürüp
gidecek yaşamım, kimi yerlerde
Sanki
yeniden okur gibi bir romanı
Ve
gülümser gibi yine aynı şeylere
Sıkıntılı,
dalgın; çoğunlukla acılı.
Burada
bitiyor bir sevda, kaldım işte
Yine
dağlar, uçurumlar arasında bir başıma.
Burada
bitiyor bir sevda, önsöz gibiydi
Bir
çağrıydı, daha nice yeni sevdaya...
Şiir, XIV
Onun
dolaştığı yollara yağmur yağmasın
Yıllar
sonra bulayım ayak izlerini
Onun
saçlarını yel savurmasın
Dursun
kıvrımları öyle, öptüğüm gibi
Nasıl
unuturum ki gülüşü gül olanı
Sevgilimdi,
ya da ben öyle sanırdım
O
gitti, elimde bir çiçek dağınıklığı
Bütün
yolların ucunda kalakaldım.
Deniz,
ona çok sevdiğimi söyle
Bir
gün gelir de kıyına böyle durursa
Sularını
kollarım bil, o ak köpüklerinle
Onu
bir de benim için okşa...
Sonu
Ben
dünyanın yitiği, yaşamın üveyoğluyum
Acıyım,
acıdan da öte bir şeyim belki
Bir
kız sevdim gülüşü düşlere akan
Benim
dışımdaki her yerden gelirdi sesi
Burgaçlandı
birdenbire gözleri- boğuldum..
Ahmet Erhan