İnsan hergün bir parça müzik dinlemeli , iyi bir şiir okumalı , güzel bir tablo görmeli ve mümkünse bir kaç mantıklı cümle söylemelidir.
Öne Çıkan Yayın
Nazım Hikmet / CEVAP
CEVAP O duvar o duvarınız, vız gelir bize vız! Bizim kuvvetimizdeki hız, ne bir din adamının dumanlı vaadinden, ne de bir...
19 Eylül 2020 Cumartesi
AYDINLIK, Paul Eluard
18 Eylül 2020 Cuma
AYKIRI YAŞAMAK, ŞÜKRÜ ERBAŞ
Geriye bakarak yanıtlıyoruz birbirimizi
Bir destek aranır bir güç alırcasına
Dönerek ikide bir anıların ülkesine..
Alnımızı gererek konuşuyoruz, kaşlarımızı
Bir ince eğimle siper edip bakışlarımıza
Çok iyi bildiğimiz bir duyguyu
- O biraz yenilgiye biraz ezikliğe benzer
Ortak yaşadığımız sızım sızım -
Saklamaya çalışıyoruz birbirimizden.
Uzun uzun susuyoruz sözün kıyılarında
Hangi kapıyı aralasak bir uzaklık esiyor
Hiçbir düşünceyi sonuna dek götüremiyoruz.
- Böyle belirlenmiş sınırlar içinde
Bir iç denetimle, bir dış denetimle
Konuşmasak da eski tadını yitirdi -
Düşler kuruyoruz yeniden gelecek üzerine
Kaldırıp kirpiklerimizi ayak uçlarımızdan
Dağlara bakıyoruz, ufuklara, bulutlara
- Ah, o insan yüreğinin değişmeyen tutkusu -
Bir güncel sesle sonra, çirkin ve çiğ
Bir kirli görüntüyle hayata ilişkin
Dönüyoruz gerçeğin o kalın çizgisine..
Yeni yeni yaşamlar kuruyoruz ödünler vererek
Aklımızda yüzlerce geçerli açıklama:
"Yaşamak zorundayız nasılsa, iyidir
Hiç yoktan var olmak" adına
Karşı çıktığımız ne varsa yapıyoruz hepsini.
Bir kan pıhtısı gibi yarada kuruyan
Binlerce uyuşturucu merhemle donuyor kalbinizde
Anılar inançlar incelikler düşler..
ŞÜKRÜ ERBAŞ
17 Eylül 2020 Perşembe
BAŞAKLAR GEBE, Necati Cumalı
Sarı buğday değirmeni döndüren
İnan, sarı buğday iter o taşı
Esen rüzgâra, akan suya karşı
Ölüm yok bu ovada gördüğün
Gün gelecek bir nöbet değiştireceğiz
Yaşsız başlıyacak ölü evinde düğün
—İnan, ölümü böyle doğru bilmek daha iyi—
Ölürsem? Ben ölür müyüm? Ben;
Çok nefret çok öfke çok sevgi.
—Tüm öleceğime inanır mısın ki?—
Öfkelenirim, sevilerim vardı, benden önce
Ben arttırdım sürdürmedim mi ki?
Güvercinim benim, sen doyamadığım sevgili!
Bil, sıcak kalır dudaklarım aşktı, dudak değildi!
Kim bencileyin tutkun öper dudaklarımla
O tükürür nefretle yüzüne kötünün
Sarılır yakasında ölsem de öfkemin eli!
Bak, önümüzde ovaların yeşili,
Nasıl çok nasıl alabildiğine!
Üstümüzde tükenmez mavi kubbe,
Ektiğimiz bütün başaklar gebe!
Necati Cumalı
1969
SÖZCÜ, Kemal Özer
Soruyorsunuz değil mi?
Bir yanda
kılıç gibi keskin bir acı,
bir yanda
her şeyi kemiren bir dünya.
Öyle keskin bir acı ki
sizi yaraladığı gibi
neden yaralamasın dünyayı,
durdurmasın zamanı bir vuruşla!
Soruyorsunuz değil mi?
Kemal Özer
-Oğulları Öldürülen Analar/
sahne şiirleri (1995)-
EVİÇİ ŞİİRLERİ, Sennur Sezer
Aşk nedir diye sor
Bir akşam pazarında
Kıymık batar sanki
Soluklara
Dertle kabarmış fincan dipleri
Gözümüzden akamayan damla
Patrona atılamayan tokadın
Çarpılması kapıya
Hangi şarkının sözüdür o
Sabun kokan havlularla
Rakı içmeden sarhoşlatır
Hani sonbaharda
Dinleseniz de duymazsınız
Bu uğultuda
Aşk nedir diye sor
Pazaryerindeki bir kadına
Utanıp yere inerken bakışları
Fıkırdar saçındaki kına
Sennur Sezer
Beni Sevmene Asla İzin Vermeyeceğim, Küçük İskender
Beni Sevmene Asla İzin Vermeyeceğim
“beni sevmene asla izin vermeyeceğim”
diye yazmıştın kapımdaki not defterime.
kendi kapımı çalmak zorunda kalmıştım,
içerde olmadığımı bile bile.
sevgilim, sevdanın sevdaya ettiğini etmez et, kemiğe…
gövde’nin tarihi’nde yan yana dururdu yalnızlıklarımız,
plastik ve acımasız, zehirli ve karmaşık.
kısaca, birbirlerine sevgiyi öğretmeye çalışırken,
birbirlerine kan içirdiklerini anlayan iki serseri aşık..
Işıktan ışığa geçen o tenha yolda,
o karanlık nefes alışta ve o darmadağın boğulmada,
seni sevmeme asla izin vermediğin o kör noktada,
o hırçın, o fazla erkek, fazla kadın noktada,
tanımadığım,
tanımaya kalkışmadığım,
izahı zor, kavranması imkansız bir hastalık gibi,
ilerledim gövdenin gövdemi bulandırdığı,
şaha kaldırdığı boşluklarda..
biz birbirimizin çatalı, bıçağı,
biz birbirimizin incecik hırsızı, gönül süsü,
ayrılık, bir yutulmaz lokma gibi kaldı boğazımızda..
dağlar, dersini verir acının kuşkusuz,
aslolan, savruk ruhlara yakışan sahici ölümler bulmakta.
yoksa kimin kimin tabutunu çakacağı mühim değil.
gecenin koynuna ihanet, bir bıçak gibi sokulmakta.
iz sürmedin,
ad sormadın,
dönüp bakmadın ardına..
hatırla sevgilim, mutlaka sen de hatırla.
o kadar çok kovaladık ki hayat içersinde
kendi kendimizi,
mecali kalmadı hayatların başka hayatları yakalamaya.
“beni sevmene asla izin vermeyeceğim”
diye yazmıştın kapımdaki not defterine,
ben de eklemiştim altına :
“aşkı dövmek lazım
kalbe terbiyesizlik ettiğinde”
Küçük İskender
ESTRADIOL 5.8, Birhan Keskin
ACIYOR, Turgut UYAR
16 Eylül 2020 Çarşamba
YİNE BU BAHSE DAİR: İLİM, Nazım Hikmet Ran
İLKBAHAR, Ataol Behramoğlu
TANIMAYACAKSIN, Aziz Nesin
Olmadığım o zamanlarda
Bir bulut seninle
Gölgesi üstünde hep
O bulut benim
Tanımayacaksın
Bir rüzgâr eteğini savuracak
Saçların darmadağın
Bir elin eteğinde bir elin saçlarında
O rüzgâr benim
Tanımayacaksın
Gecenin bir zamanı yatağında
Bir o yana bir bu yana
Ne uykudasın ne uyanık
O rüya benim
Tanımayacaksın
Yapayalnızken konuşacaksın olmayan biriyle
Anlatacaksın hiç anlatamadılarını
Dinleyecek birisi benim
Tanımayacaksın
Bir sızı duyacaksın olmadık zamanlarda
Sızlayan yerini bilmeden
Anılarda çarpacak yüreğin
O sızı benim
Tanımayacaksın
Aziz Nesin
-Bir Aşk Var Bir de Ölüm (1992)-
EŞİK, Ahmet Telli
O kapıda bir an:
Çayırın kokusu
Çınarın belleği
Durdurdu bizi
Kırlangıcın telaşı
Kelebeğin hüznü
Gölgelendi kapıda
Eşikte kalakaldık
Eşikte kalmak
Yorgunluktur dedik
Kendi kendimizle
Konuşur gibi
Bir fısıltı; kelebek
Kırlangıç, eşik
Yahut yaşlı çınardan:
— Cesareti olmayana
Yol ne lâzım gelir!
Ahmet Telli
-Bakışın Senin-
15 Eylül 2020 Salı
BUZ ÜSTÜNDE YAZILAN ŞİİR, Ahmet Erhan
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Üç beş gün öyle kalır
Sonra eriyip giderdi
Kaybolursa da ne çıkar
Yazılmış o kadar şiir ?
Onca acı, tedirginlik
Bir avuç su oluverir
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ya da denizin yaladığı
Bir kıyıya bırakmak... Boğulup gitsin sesim
Uçsuz bucaksız bir koroda
Duyulmayacaksa silah sesleri
Girdiğimiz her sokakta
Çektiğimiz bunca acıyı
Varsın hiç bilmesin çocuklar
Barışa, kardeşliğe dair
Yarın nice şiir yazarlar
Buz üstüne yazmak isterdim
Bütün bu şiirleri
Ve sonra çekip gitmek
Dalgın bir cırcır böceği gibi.
Ahmet Erhan
14 Eylül 2020 Pazartesi
BİR GÜN ÖLÜRÜM, Metin Altıok
13 Eylül 2020 Pazar
Mumun, Oruç Aruoba
Bütün ışıklara karşı geldi
yaktığın bu mum
Neyin nereden nereye geçişiydi
aktığım o mum
Bir aydınlık geçit, bir kedi
sakladığım o kurum
Zamanın ötesinde bir şimdi
sakındığım bu durum
Oruç Aruoba
8 Eylül 2020 Salı
BİLSEYDİM, Güven Baykan
yatağımda
biri mi var
sağ kolum hafif uyuşuk
yoksa
geceyi aydınlatan ay mı
girmiş koynuma
bilseydim geleceğini
çarşafları
değiştirirdim oysa
yatağımda
biri mi var
meltem esiyor
yanı başımda
gözlerimde kutupyıldızının
ağırlığı
kaybolup gidiyorum
rüyalarımda
bilseydim geleceğini
çarşafları değiştirirdim
oysa.
Güven Baykan
6 Eylül 2020 Pazar
Sessiz Saat, Ahmet Günbaş
Sessiz Saat |
Göç yollarında yanıldım hepsi bu
Gölgemle dolaştım biteviye
Kuşlarım topluca sonsuzu uçurdu
Bağışladım kanatlarımı dost diye diye
Dalgınlığımı çiğniyorum şu sıralar
Yenik askerlerle paylaşıyorum suyumu
Kelepir pazarlarda kırgın tezgahtar
Top top hüzünler satmaktan yoruldu
Uykusuzum uykusuzum uykusuzum
Çanlarınızda uğuldayan bir kibir
İçimin çatlaklarına sızıyor tadım tuzum
Ölüyü ağlatma seanslarınız başlayabilir
Sünepe bir ressamın elinde şimdi
Üç günlük ömrümün son rötuşları
Bulutlar hışımla göğsüme indi
Soluğum ürkütmüyor yokuşları
Yenice sürüldüm bahar katından
Kazandı savaşı yeldeğirmeni
Kirli galoşlarından sıyrıldığın an
Ölüm, ey sessiz saat, sobeledim seni
Ahmet Günbaş
VUSLAT ÇAYIRI Birhan Keskin
VUSLAT ÇAYIRI
Sen beni yandın, öyle! yanmak nedir bildin, öyle!
Yandın da n’oldu? Söyle.
Senin hiç sözcüğün ağrıdı mı,
alçaksın sen, ağrıdı da mı böyle?
Ben sözüme ruhumu verdim, yükseldi,
yükseği incittim, böyle!
Olanı biteni çektim, kanımı unuttum, böyle.
Sen dünya mülkündesin, öyle!
ben sabahı ettim içimde sızlayan bir şeyle.
Sen beni yandın, beni yandın sandın, böyle.
Sen yanmak gör, ben kendimi kül ettim
Sen bu alçaklıkta dur, ben otlara gittim.
Birhan Keskin