Incognito
Beynin Gizli Hayatı
David EAGLEMAN
I- Kafamın İçinde Biri Var
Ama O Ben Değilim
Kendinize aynada
şöyle iyice bakın. O çarpıcı güzel görüntünün ardında, aslında ağlardan yapılı
gizli bir düzenek evreni tıkır tıkır işlemektedir. Bu düzenek bir birine
kenetli kemiklerden oluşmuş bir çatı, güçlü kaslardan oluşmuş bir dağ,
özelleşmiş durumda epeyce bir sıvı ve sizi canlı tutmak için gözden uazak
çalışıp duran bir iç organlar ortaklığı içerir. Deri adını verdiğimiz, kendi
kendini iyileştirme özelliğine sahip yüksek teknolojili duysal tabaka ise bu
düzeneği kusursuz biçimde kaplayarak göze hoş görünen güzel bir paket çıkarır
ortaya.
Sonra bir de beyniniz vardır: yaklaşık
1,5 kg ağırlığında, evrende keşfedilegelmiş en karmaşık malzeme. Bu organ kafa
içindeki en zırhlı haznede yer alan küçük geçitlerden istihbarat toplayarak
bütün operasyonu yöneten bir görev kontrol merkezi konumundadır.
Beyniniz "nöron ve gliya" adı
verilen yüzmilyarlarca hücreden oluşmuştur. Bu hücrelerden her biri başlı
başına bir kentin karmaşıklığına sahiptir. Çünkü tek bir hücre, bütün insan
genomunu içermenin ötesinde çetrefilli bir ekonomik sistemin trafiğini
düzenler. Her hücre, saniyede 100 defaya varabilen bir hızla diyer hücrelere
elektrik sinyalleri gönderir. Beyninizde dolaşıp duran bu trilyonlarca sinyalin
her birini tek bir ışık fotonuyla temsil edecek olsanız, elde edeceğiniz genel
toplam karşısında gözleriniz kamaşırdı.
Hücreleri birbirine bağlayan ağ öylesine
akıl almaz bir karmaşıklık içerir ki, ne insan dili yeter bunu açıklamaya, ne
de mevcut matematik. Genel olarak tek bir nöron, komşu nöronlarla yaklaşık
10.000 bağlantı kurmuş durumdadır. Milyarlarca nöron bulunduğunu düşünecek
olursak, beyin dokusunun tek bir santimetre küpünde, samanyolu gökadasındaki
yıldız sayısı kadar bağlantı olduğunu söyleyebiliriz.
Kafatasımızın içindeki pembe jöle
kıvamlı, 1400 gramlık organ, aslında alışık olmadığımız türden bir bigisayımsal
(kompütasyonel) malzemedir. Kendi kendini yapılandıra bilen minyatür ölçekli
parçalardan oluşan bu malzeme, inşa etmeyi düşlediğimiz ya da
düşleyebileceğimiz her şeyi rahatlıkla
geride bırakacak özelliktedir. Bu nedenle kendinizi tembel ya da kalın kafalı
hissettiğiniz zamanlarda, aslında gezegendeki en çalışkan ve parlak nesne
olduğunuzu düşünüp moralinizi yükseltebilirsiniz.
İnanılmaz bir hikayedir bizimkisi.
Bidiğimiz kadarıyla, gezagende kendi programlama dilini çözme oyununa bodoslama
dalacak kadar karmaşık tek sistemi oluşturuyoruz. Farz edin ki bilgisayarınız
kendi donanımını denetlemeye başladı, kasasını söktü ve kamerasını kendi
devrelerine yönlendirdi. Işte biz buyuz.
Kafatasının içine bakarak keşfettiğimiz
şey ise, türümüzün üstesinden geldiği en önemli entellektüel gelişmeler
arasında yer alır. Bu büyük adım, davranışlarımızın, düşüncelerimizin,
deneyimlerimizin, sayısız yönleriyle birlikte sinir sistemi adı verilen engin
ve ıslak bir kimyasal-elektriksel bir ağ içine örülmüş olduğu gerçeğinin
ayırdına varmış olmamızdır. Bize tümüyle yabancı olan bu düzenek, aslında
kendimizden başkası değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder